
İş Hukuku
İşçiler ve işverenler arasında yaşanan anlaşmazlıklar, çoğunlukla işçilerin çalışma koşulları, ücret alacakları, iş sözleşmesinin sona erdirilmesi, kıdem ve ihbar tazminatları, fazla mesai, işçinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, işe iade gibi konular etrafında şekillenmektedir.
İş Hukuku, işçilerin haklarını koruma ilkesine dayanarak, bu tür uyuşmazlıkları çözmeyi amaçlayan yasal düzenlemeleri içerir. İşçi haklarını güvence altına almak adına oluşturulan iş mahkemeleri, belirli yasal çerçeveler dahilinde işçileri koruma altına almaktadır. Ancak, iş hukukuna dayalı davalarda, sürecin usule ve esaslara uygun şekilde yürütülmesi büyük önem taşır. İşçinin açtığı dava otomatik olarak kabul edilmez; belirli yasal koşulların yerine getirilmesi, delillerin somutlaştırılması ve sürecin doğru yönetilmesi gerekmektedir.
İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar genellikle iş sözleşmesinden doğan borç ve yükümlülüklerle ilgilidir. Bunlar; ücret alacağı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, genel tatil ücreti, ihbar ve kıdem tazminatları, iş sözleşmesinin haklı ya da haksız nedenle feshi, işe iade talepleri, sendikal haklar, iş kazaları, meslek hastalıkları ve mobbing gibi çeşitli konuları içerebilir. Bu tür uyuşmazlıklarla ilgili hukuki süreçlerde iş hukuku avukatları, işçilerin ve işverenlerin haklarını savunarak sürecin adil bir şekilde yürütülmesine katkı sağlar.
İş Mahkemelerinin Görev ve Yetkisi
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’na göre, iş sözleşmesine tabi işçiler ile işverenler arasında doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri iş mahkemeleridir. İş davalarında yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu veya işin yapıldığı yer mahkemesidir. Ancak, yetki bazı işçi davalarında farklılık gösterebilir. Davanın yetkisiz veya görevli olmayan bir mahkemede açılması halinde, dava reddedilebilir. Bu yüzden, sürecin doğru şekilde yönetilmesi kritik öneme sahiptir.
İş Kanununun Uygulama Alanı
İş Kanunu, belirli sektörlerde çalışan işçileri ve işverenleri kapsar. Ancak, bazı meslek grupları İş Kanunu’na tabi değildir. Örneğin; deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar, ev hizmetlerinde çalışanlar, rehabilite edilen bireyler, çıraklar, sporcular ve belirli küçük ölçekli tarım ve esnaf işletmelerinde çalışan işçiler İş Kanunu kapsamına alınmamıştır. Bununla birlikte, belirli istisnai durumlarda bu alanlarda da İş Kanunu hükümleri uygulanabilir. İşçilerin hangi hukuki çerçeveye tabi olduklarını bilmeleri, çalışma hayatlarında hak kayıplarını önlemek açısından oldukça önemlidir.
İş Mahkemelerinde Yargılama Usulü
İş mahkemelerinde davalar, hızlı sonuç alınmasını sağlamak amacıyla basit yargılama usulüne tabi tutulur. Tarafların, belirlenen süreler içinde delil sunması, tanık bildirmesi ve hukuki süreçleri eksiksiz takip etmesi gerekir. Aksi takdirde, dava eksik veya hatalı yargılama nedeniyle reddedilebilir. İşçi davalarının başarılı bir şekilde yürütülmesi, sürecin hukuka uygun şekilde takip edilmesine bağlıdır.
İş Davalarının Takibi
İş mahkemelerinde açılan davalar belirli sürelerle takip edilmezse, mahkeme dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verebilir. İş davasının tekrar takipsiz bırakılması durumunda, dava açılmamış sayılır ve süreç tamamen sona erer. Bu nedenle, işçiler ve işverenler davalarını büyük bir özenle takip etmelidir.
İş Mahkemesi Kararlarına Karşı Kanun Yolu
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile birlikte iş mahkemelerinin kararlarına karşı itiraz süreci değiştirilmiştir. Önceden, karar tebliğ edilmeden önce itiraz süresi başlarken, yeni düzenlemeyle birlikte itiraz süresi, kararın taraflara tebliğ edilmesinden itibaren işlemeye başlamaktadır. İtiraz sürecinde istinaf dilekçesinin zamanında ve eksiksiz hazırlanması büyük önem taşır.
İş Davalarında İstinaf ve Temyiz Süreci
İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle iş davalarında üç aşamalı yargılama sistemine geçilmiştir. Taraflar, iş mahkemesinin kararlarına karşı istinaf mahkemelerine başvurabilir, belirli koşullar sağlandığında ise Yargıtay’a temyiz başvurusu yapabilir. Ancak, kanunda belirtilen parasal sınırı aşmayan iş davaları için istinaf ve temyiz yolu kapalıdır.
7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile Değişen Zamanaşımı Süreleri
Daha önce kıdem ve ihbar tazminatı gibi alacaklar için zamanaşımı süresi 10 yıl iken, yeni düzenlemeyle bu süre 5 yıla indirilmiştir. İşçilerin bu süreleri göz önünde bulundurarak haklarını takip etmeleri önemlidir. Zamanaşımı sürelerinin değişmesiyle birlikte, bu sürelerin ne zaman başlayacağı ve nasıl hesaplanacağı konusunda dikkatli olunmalıdır.
Çalışma ve İş Kurumu’nun İşçi Şikayetlerini İnceleme Yetkisi
Yeni düzenlemeyle birlikte iş sözleşmesi sona eren işçilerin bireysel alacaklarına ilişkin şikayetlerini Çalışma ve İş Kurumu’na yapma hakkı kaldırılmıştır. Artık işçiler, bireysel haklarını arabuluculuk süreci ve iş mahkemeleri aracılığıyla talep edebilirler. Ancak, iş sözleşmesi devam eden işçilerin belirli şartlar altında bireysel şikayet hakkı devam etmektedir. Bu tür hak kayıplarının önüne geçmek adına iş hukuku avukatlarına danışmak faydalı olacaktır.
İş Mahkemesi Avukatı Seçimi
İş mahkemesi avukatları, işçilerin haklarını korumak adına oluşturulmuş hukuk kuralları çerçevesinde, teknik bilgi ve deneyimlerini kullanarak davaları takip ederler. İş hukuku avukatları yalnızca işçi davalarını takip etmekle kalmaz, aynı zamanda işverenlere hukuki danışmanlık da sunarlar. İşçilerin ve işverenlerin güncel yasal düzenlemeleri bilerek hareket etmesi, olası hak kayıplarını önlemek açısından büyük önem taşır.
İş Mahkemesi Avukatı Ücretleri
İş hukukuna dayalı bir dava açmayı düşünen işçiler, avukat ücretleri konusunda da bilgi sahibi olmalıdır. İşçilerin tek geçim kaynağının genellikle yaptığı iş olması nedeniyle, avukatlık ücretleri konusunda hukuki desteklerin uygun şekilde sağlanması önemlidir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi göz önünde bulundurularak, işçilerin dava sürecinde uygun bir avukat ile çalışması haklarını en iyi şekilde savunmalarına yardımcı olacaktır.